Deniz Şahin - 50 Soruda Yaşamın Tarihi
4. Arsenik seven
bakteriler: Yaşamın biyokimyasının tanımı değişiyor mu?
Sıradışı ortamlarda yaşayan canlılara bir örnek de arsenikte
yaşayabilen bakteriler. 2010 Aralık ayının başında, NASA’dan araştırmacılar, özel
bir basın toplantısıyla Kaliforniya’da bulunan Mono Gölü’nden izole edilen (tuz
ve arsenik oranı yüksek bazik bir ortam) ve GFAJ-1 (Halomonadaceae türü, yüsek
tuz koşullarında yaşayabilen türler) adı verilen bakterinin yapısında fosfor
(P) yerine arsenik (As) kullandığını açıkladılar.
Bu, yaşamın kimyasını yeniden tanımlayacak bir gelişme
olabilir. Şimdiye kadarki bilgilerimize göre 6 temel element tüm canlıların yapısında
bulunur:Karbon (C), hidrojen (H), azot (N), oksijen (O), kükürt (S) ve fosfor
(P). Bu elementler hücrede bulunan nükleik asit, protein ve yağ gibi biyomoleküllerin
yapısına katılarak, yaşamın temelini oluşturur. Ancak teorik olarak diğer bazı
elementler bu 6 ana elementin yerini alarak aynı görevleri yerine getirebilir. Örneğin,
arsenik periyodik tabloda fosfor ile aynı gruba girer ve yapısal olarak fosfora
benzer. Bu yüzden de biyomoleküller içinde kolayca fosforun yerini alabilir,
ancak arsenikli yapı çalışmaz. Bu yüzden de arsenik toksik özellik gösterir.
Ancak bu çalışmada sözü edilen bakteri, toksik olan arsenikli
ortamda yaşayarak, bize yaşamın sınırlarının düşündüğümüzden çok daha geniş
olabileceğini gösteren bir örnek.Basın toplantısında vurgulanan ve bilim dünyasında
çok ses getiren asıl önemli nokta ise, bakterinin arsenikli ortamda sadece yaşayabiliyor
olması değil; aynı zamanda arseniği yapısına katarak fosforun yerine kullanmasıdır.
Yapılan çalışmada, göl ortamından izole edilen bakteriler laboratuvarda fosfor
içermeyen ancak yoğun arsenik içeren bir ortamda büyütülmüş. Araştırma sonucuna
göre bakteri, nükleik asit (DNA-RNA) ve ATP gibi en temel yapıtaşlarında
fosforun yerine arseniği kullanıyor.
Bu canlılık için gerekli elementler listesinden fosforu çıkaracak
bir gelişme olabilir. Fosfor ile arseniğin bu şekilde yer değiştirmesi, yapıya
katılan diğer tüm elementlerin de benzer biçimde diğer başka elementlerle yer
değiştirmesinin söz konusu olabileceği anlamına geliyor. Böylece yaşamın tanımı,
temel yapıtaşları gibi kavramlar, düşündüğümüzden daha da genişliyor. Dünya üzerinde
yaşamın evrimi, diğer gezegenlerde yaşam araştırmaları, organik kimya,
biyojeokimyasal döngüler, hastalıkların önlenmesi gibi konular bu gelişmeden
etkilenebilir.
Ancak şunu da belirtmek gerekiyor ki, NASA’nın açıkladığı bu
çalışmanın devamının getirilerek, yer değiştirme mekanizmalarının daha net
olarak ortaya konulması gerekiyor. Birçok bilim insanı araştırmada gösterilen
kanıtların yeterli olmadığını ve arseniğin fosforun yerini tamamen karşıladığını
kanıtlamadığını öne sürüyor.
Sonuç olarak yeni buluş, üzerinde şüphe bırakmayacak şekilde
bilimciler tarafından sınanmalı ve yeni kanıtlar ortaya konulmalı. Ancak bu
arada, yaşamın ortaya çıkışı, uzayda yaşam araştırmaları gibi konularda, bu araştırmada
olduğu gibi sıradışı durumlarla da karşılaşma olasılığına hazır olmalıyız.
Deniz Şahin - 50 Soruda Yaşamın Tarihi
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.